0(216) 492 75 75
info@dijitalarsiv.com

Dijital Arşivler ve Kayıt Ortamları

Dijital Arşiv Belge Bilgi Teknolojileri A.Ş.ArşivDijital Arşivler ve Kayıt Ortamları

Tem

25

Dijital Arşivler ve Kayıt Ortamları

Arşivcilik mesleği doğası gereği “insan” olduğu tarihten bugüne var olduğunu ifade ve iddi‘â edilmektedir. Zaten tarihsel malzemelerde bu tezi ispatlamak durumundadır. Mağara resimleri taş ve kil tabletler, tahtaya duvara taşa yazılan yazıların hemen ardından parşömen, deri, bez ve kağıtlara yazılması ile devam eden süreç günümüzde optik ortamlara kadar ilerlemiştir. Arşivlerin kayıtlı olduğu ortam olarak kağıt en uzun hüküm süren ortam olarak arşivlerin tutulması konusunda liderliğini sürdürmektedir. Günümüzde bütün gelişmeler optik / dijital ortamlara yönelmiştir. Kağıdın ortamın tahtını sallasa da kağıdın liderliği hala tartışılmamaktadır.

              Ancak gelişen teknoloji kağıt ortamdaki bilginin e-ortama taşınması hususundaki tehdidini iki temel kategori üzerinden sürtürmektedir. Birincisi hız ikincisi ise paylaşım kolaylığıdır. Her iki durum için de geçerli olan görüntüleme tekniği, yazılım teknolojisi  sayesinde doğrudan e-ortamda doğup e-ortamda ölen bilgiler gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bu durumda ister istemez kağıt ortamdaki bilgilerin gerek taşınma sureti ile e-ortama alınması ve gerekse doğrudan e-ortamda idame-i hayat etmesi ister istemez kağıt ile e-ortam arasında mukayese yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Tabii olarak her mukayese bir yöntemi gerekli kılmakta. Bu mukayesede hangi ölçülerin kullanılacağı tartışılmaktadır.

              Metodolojik açıdan ele alınacak birkaç hususu burada incelersek, en önemli ölçünün arşivlerin temel var oluş nedeni olarak saklama hususu olduğunu görürüz. Saklama hususunun birinci şartı zaman ve zamana direnme, ikinci şartı ise kullanım/sunum hizmetidir. İkinci bir husus olarak ise maliyet avantajıdır. Maliyet avantajının başında üretim maliyeti, koruma maliyeti, okuma maliyeti, paylaşma maliyeti gelmektedir.  Üçüncü husus ise güvenliktir. Son olarak da bizatihi arşivlik malzemenin kendisinin değerliliği husus (varlık olarak arşivlik malzeme)

              Saklama hususunun birinci şartı zaman bakımından arşivleri incelediğimizde iki bin yılı aşkın bir zamandır kağıt ortamdaki verilerin var olduğunu ve halen de devam ettiği görülmektedir. Ortalama saklama ortamları sağlanmış kağıtlar 400-500 yıl gibi bir süre üzerinde bilgi taşıyabilmekte, belirli şartlara bağlı olarak tamirle birlikte bu süre daha da artmaktadır. Zamana direnme hususunda da kağıt ortamlar üzerinde kayıtlı bilginin aracısız okunması sayesinde zamana direnme konusunda nerede ise rakipsiz durmaktadır. Yeterki göz görsün bir şekilde üzerindeki bilgi edinilebilmektedir.

              Maliyet açısından mukayese edildiğinde ise kısa vadede üretim ve kullanım maliyeti açısından e-ortamların oldukça avantajlı olduğu görünmektedir. Ancak orta ve uzun vadede aynı avantajını koruduğu söylenemez. Özellikle üzerinde kayıtlı olduğu ortamın makinalara bağlı olduğu dikkate alındığında makineların eskimesi, yazılımların güncellenmesi, format ve uzantıların değişmesi hususu dikkati çekmektedir. Kullanım kolaylığı açısından e-ortamların zamana ve mekana bağlı olmaksızın erişimi sağlaması büyük bir avantaj olarak önümüze çıkmaktadır. Aynı şekilde paylaşım hususu kağıt ortamlara göre oldukça avantajlı bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.

               Arşivlerin güvenliği hususunda durum biraz karmaşık görünmektedir. Kağıt arşivlerin mekana bağlı hususlarda zarar görmesi tehlikesi her zaman vardır. (yangın, sel, nem, hırsızlık vb.) bu tehlikeleri giderme maliyeti dikkate alınması gereken bir hususdur. Aynı şekilde e-ortamların saklandığı husus her ne kadar taşınabilir olsa bile bu hususlar e-ortamlar için de geçerlidir. Buna ilaveten e-ortamlarda virüs bulaşması, hackerlerin saldırıları, e-ortamdaki makineleri ve yazılımları üreten firmaların üretimi bırakması hususu da ısrarla dikkate alınmalıdır.

               Arşivlik malzemenin üzerinde kayıtlı olduğu ortamların kendisinin varlık (ontolojik) kıymeti hususuna gelince henüz birkaç makine dışında e-ortam taşıyıcıları varlık olarak kıymet kazanmış hususlar değildir. Bu durumun zamanla ne şekilde yön alacağı husususu da belirsizlik göstermektedir.                  

               Yukarıdaki durumlardan dolayı yöneticiler arşivciler ara yollar ve çözümler üretmeye çalışmaktadırlar. Ancak çok büyük bir kitle bu durumu ısrarla görmezden gelmektedir. Bu durumun çok daha dikkat çekici yanı ise hem tacirlerin hem de alıcıların bu durumdan gayet hoşnut olmalarıdır. Bu durumun esas problemli yanını ise yöneticiler ve karar vericilerin hiçbir şey olmuyormuş orta ve uzun vadeli planlama gerekmiyormuş gibi davranmalarıdır. Özellikle ülkemizde teknolojinin rüzgarı ne yönde eserse o yöne savrulma tabirini kullanmak hiç de abartılı bir durum değildir.

               Bilginin, tarihin her döneminde “güç” olma vasfı, günümüzde artık “silahlı güç” güç halini aldığını görmekteyiz. Bu durum arşivlerin önemini başka boyutlara taşımaktadır. Küresel kapitalizimde her bir nokta kadar bilginin başka anlamlar taşıdığı günümüzde e-ortamlara taşınan bilginin yarın ne olacağı kimler tarafından nasıl yönetileceği ilerleyen zamanda ne olacağı hususu bir daha gözden geçirilmelidir.

               Öteden beri arşivlerin kullanımı konusunda kamu arşivlerinin öncülük etmede geride kaldığı görülmektedir. Kamu arşivlerinin öncülük etmediği ortamda ticari kaygılar önplana çıkmaktadır. Gerçeklikten uzak sadece ticari ve hukuki kaygılarla başı sonu ne olduğu doğru dürüst tanımlamalardan uzak arşiv projeleri oluşturulmaktadır (yazılım, donanım ve uygulamalar bakımından)

               Enformasyon, iletişim, yazılım, donanım, veri tabanı ve techizat teknolojilerinin tamamının ithal (Amerikan silikon vadisi projeleri) olduğu ortadır. Bu durum kağıt arşivlerin de e-ortama aktarılması süreci ile arşivlerin yarınlarda “bağımlı” olacağı tezini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle arşivlerin kişilerin kişisel verilerine tekabül eden bilgileri de içerdiği düşünüldüğünde daha da anlamlı hale gelmektedir.

               Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1930lu 1940 yılların ilk bilgisayarlarından 70’li 80’li yılların iletişim teknolojisinin 90’lı yılların yazılımlarının tipik bir nostalji olduğu siyah beyaz ortamlarda kaldığı, techizatın iri ve hantal ve az bilgi barındırdığı, bazı donanımın artık adının bile unutulduğu, bazılarının üretilmediği, bazılarının şekil ve format değiştirdiği günümüzde hiç okunamayan e-ortamdaki bilginin anlamını da kaybettiği görülecektir.

               Günümüzde günlük hizmetlerin e-ortamlarda kolay, hızlı ve ucuz sunulmasının sonsuz derecede her şeyin e-hal alacağını düşünmek ve arşivleri de e-arşivleştirdiğimizde başımıza ne geleceği hususunda yarın ne olacak sorusunun cevabı hala kimseyi ilgilendirmemektedir. Tabi istisnalar dışında.